top of page

Varoluşun İlk Aşıkları

  • Duru Sangün
  • 1 Eki 2024
  • 1 dakikada okunur

Deniz, ah nası’ güzeldi Deniz, 

Derin, gizemli, saf ve temiz. 

Kalbini attıran kimdi derseniz,

Gözlerinizi göğe çevirmelisiniz.


Güneş: sıcak, davetkar, 

Ve bir o kadar da erişilmez.

Koca gökyüzü sanki onun için bir mabet,

Denizin asla cevap veremeyeceği bir davet…


Her gece ve her gündüz,

Güneş, Denize bir öpücük

Verebilmek uğruna 

Yeryüzüne yaklaşırdı. 

Deniz Onun ışığını 

Binbir türlü yansıtırdı.

İkisinin heyecanı

Bir cümbüşü andırırdı. 


Bulutlar Güneşi kapattı mı

Deniz kurşun kesilirdi.

Dalgalarıyla kıyıları döver, 

Sevdiğini geri isterdi.


Yıllar böyle geçti, gitti,

Zaman çok, çok değişti.

Bir kez olsun dokunmak için, 

Oysa neler vermezdi. 


Güneş o kadar saf değildi

Biliyordu, yaklaşsa 

Çok sevgili Denizi

Buhar olup kayacaktı

Ellerinin arasından 

Sarılmaya çalışsa

Bir başına kalacaktı 

Bir kimsesi olmadan.


Belki o da gidecek olsa, bu kadar zor olmazdı

Beraber ölmek varsa, ölüme dünden razıydı.

Ama sevdiğini gönderip kendi elleriyle

Geride kalmak çok, çok daha ağırdı.


Yani Deniz ne kadar yalvarsa da

Güneşe yanına gelmesi için,

Yapamadı, yapmadı.

Nedeni de hep içinde kaldı.


İşte o gün bugündür 

Denizle Güneş buluşamadı.

Ve sürdüren insanoğlunun varlığını,

Aralarındaki bu sonsuz arzu oldu,

Varoluşun 

İlk aşıklarının…



ree

Yorumlar


Mail listemize katılın

Mail listemize katıldığınız için teşekkür ederiz!

bottom of page