Son Karar
- Demirhan Yasa
- 1 Eki 2024
- 1 dakikada okunur
Aşağıya doğru indikçe denizin sesi daha baskın oluyor. Sanki boğulurken yeni bir dünyaya girmek gibi. Fersah fersah dibe dalarken, aslında denizin içine çekildiğini fark ediyorsun. Çıkmak için çırpınıyor, bütün gücünü sarf ediyorsun fakat olmuyor. Artık enerjin bitti, hareket edemiyorsun. Gözünde gördüğün görüntü bedeninin dışına çıkmış. Kendini, çaresizliğini izliyorsun. Sonra arkana bakıyorsun, seninle aynı kaderi paylaşmak için yaklaşan onlarca insanı görüyorsun. Büyük bir patlama, şok dalgası ve çığlık sesi duyuyorsun. Ondan sonra parçalanmış insan uzuvlarının kan eşliğinde denize savrulduğunu izliyorsun. İnsan eliyle çekilen bir tetiğin nelere mal olduğunu düşünmeye çalışıyorsun lakin yapabileceğin hiçbir şey yok. Yaralı kurtulan birkaç insan denizin sert dalgaları, soğuk ve karanlık sularında yardım bile isteyemeden boğuluyor, boğuldukça dibe batıyor, dibe battıkça denizin sesi daha baskın oluyor. Bu izlediklerin sana çok tanıdık geliyor. Sonrasında bu gördüklerinin senin yaşadıklarınla birebir aynı olduğu kanısına varıyorsun. Bu esnada bedenin tarihin tozlu sayfalarına daha da yaklaşıyor. O andan itibaren benliğini kimse hatırlamıyor, kimse seni konuşmuyor, sesini duymuyor. Sadece duyarlı olduğunu sergilemek isteyen birkaç küçük topluluğun propaganda aleti haline geliyorsun. Sinirleniyorsun fakat nafile. Kızgınlığın yüzeye asla ulaşmıyor. Bağırsan, sesinin güçsüz uğultusu sadece hafızası on saniye kadar olan balıklar tarafından duyuluyor, hatırlanıyor ve yine unutuluyorsun. Sonrasında derin sessizliğin ve karanlığın içinde yalnız başına düşünüyorsun. “Keşke o bota binmeseydim…”

Yorumlar