tanıdık bir Yabancı
- Beril Odabaşı
- 9 Şub
- 1 dakikada okunur
İlk ne zaman başladığını hatırlamıyorum. Hatırlamadığıma göre daha yumuşak başlamış olmalı. Ama bugün… Bugün farklıydı. Sabah uyandığımda nefesim sanki ciğerlerime yabancı geliyor, ellerim ve ayaklarım farklı çalışıyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Her nefesimde genzimden sanki uzun bir mektup açacağı geçiyordu. Önceki günlerdeki ilk belirtilerinden başıma bir uğursuzluk geleceğini anlamalıydım lakin sadece bir mevsim geçişi hastalığı sandım. Tuhaf boğaz ağrım ve boynumun kenarlarının tam da anlatamadığım bir biçimde acımasından, yemekleri yutamamamdan anlamalıydım basit bir soğuk algınlığı olmadığını.
Dönüştüğümü hissediyorum, artık her zamankinden daha acı verici. Yoğun bir akıntıya kapıldım ve çıkamıyorum, sadece görünüşüm değil içimde bir şeylerin de değiştiğini hissediyorum. Kendi sesimi tanıyamıyorum. Aynaya baktığımda kızıl bir çehre ve hırıltılı bir ten görüyorum. Göğsüm sıkışıyor, midem kasılıyor ve ne olduğunu hala anlayamıyorum. İnsanları görüyorum; hepsi, her şey aynı ama tanıdık şehrimin tanıdık sokaklarından geçerken midem ilk defa okula giden bir çocukmuşçasına bulanıyor. Ellerimi saçlarıma attığımda yere siyah toz parçaları dökülüyor gibi geliyor, yere bakınca anlıyorum saçlarımın döküldüğünü. Vücudum yok oldukça mide bulantım artıyor ve genzimdeki mektup açacağı sayısı artıyor. Sesimi kaybettiğimi hissediyorum.
Bir şeylere dönüşüyorum ama istekli değilim, asla istekli değilim. Dönüştürülüyorum. Saçımı döküyor, boğazımı sıkıyor, ciğerlerimi yakıyor, derimi büzüyor ve sesimi kısıyor bir şey. Etrafıma bakıyorum. Her şey tanıdık, ben yabancıyım.

Yorumlar