bir, iki, üç
- Yağmur Avcıoğlu
- 15 May 2024
- 2 dakikada okunur
Bazen sadece durmak gelir içinden insanın. Gözlerini kapatıp hiçbir şey düşünmeden yalnız nefes almak: bir, iki, üç içeri; bir, iki, üç dışarı. Ana odaklanmak ister: Hava nasıl? Sıcak mı, soğuk mu? Ilık bir meltem mi var yoksa ağzından buhar çıkacak kadar ürpertici mi esiyor rüzgâr? Oturduğu zemin yumuşak mı, sert mi? Rahatsız mı hissediyor yoksa hiç kalkası yok mu oturduğu yerden? Nefes al! bir, iki, üç: içeri; bir, iki, üç: dışarı.
Sonra içine ağır bir his çöker. Kalbine binen bu yük o kadar ağırdır ki her yerini hissizleştirir. Normalde ağlayacağı şeylere ağlayamaz, güldüğü şakalara eskisi gibi kahkaha atamaz. Ama izler. Saatlerce, günlerce uzun uzun izler. Kendini soyutlar ve soyutladıkça daha çok bir gözlemciye dönüşür; üçüncü bir kişi, hikâyede olmayan fakat yalnızca varlığı hissedilen bir bakış açısı… Nefes al! bir, iki, üç: içeri; bir, iki, üç: dışarı.
Niye böyle olduğunu anlamlandıramaz. Bu tuhaf kelebeğin neden tam atlattığını düşünürken tekrar tekrar kalbinin üstüne konduğunu kavrayamaz. Canı yanmaz ama mutlu da değildir. Kalbi sızlamaz ama atmaz da. Hiç orada olmamış gibi hissettirir. Nefes al! bir, iki, üç: içeri; bir, iki, üç: dışarı.

Ve nefes aldıkça anlar kalbinin kendini kabullenmediği için onu dışladığını. Son zamanlarda kendini çok sorguladığı, şakalara çok alındığı, en küçük şeye öfkelenir hale geldiği için küsmüştür kalbi ona, kendini kabullenemediği için kabullenmemiştir onu. “Bu ben miyim?” diye sormaya zorlar vicdanı onu ve “Hayır” cevabını verene kadar bırakmaz peşini. Nefes aldıkça anlar insan kendisi gibi davranması gerektiğini. Çünkü herkesin kalbinde yatan bir ruhu vardır, kendine özgü. Kimi mavidir, kimi kırmızı ama özgürken parlar hepsi. Başka bir renkle boyandığında kaybeder parlaklığını.
Bu yüzden aldığı her bir nefeste sevmeli insan kendini, tüm renkleriyle. Kendini dinlemeli herkesten önce, kendiyle konuşmalı, kendiyle dertleşmeli. “Nasılsın?” diye sorabilmeli ona, unutmamalı hatta benimsemeli onu. Hayat çok kısa sevmemek için kendini. Hayatta kalmayı yaşama dönüştüren, görmezden gelinmek için fazla güzel olan minik detaylara odaklanmalı ki her anı dolu dolu yaşasın. Ve ne zaman içindeki duygularla boğuşurken bulursa kendini, unutmamalı nefes almayı: bir, iki, üç: içeri; bir, iki, üç: dışarı!
Ne güzel bir anlatım,ne güzel bir ifade....Kendiyle yüzleşmenin zarif duygusallığı...güzel yüzün hep ışıldasın,,,,
Ne güzel bir yüzleşme kendiyle...tebrikler Yağmur hanim
Aldığın her nefeste, sevgi dolu kalbinle, hayatın tüm renklerini dolu dolu yaşaman dileğiyle 🫶
Nefes al ve parla prenses
Teşekkürler bu yazı için Yağmur :)
O zaman hemen başlıyorum 1-2-3 nefes almaya, renkleri özgür bırakıp, parladıklarını görmeye.....