top of page

Rio’nun Mavi Papağanının Gerçek Öyküsü

  • Işıl C.
  • 7 Ara 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Ara 2020


ree

Rio. Şu, küçüklüğümüzde severek izlediğimiz animasyondan bahsediyorum. Hani, çok küçükken hayvan kaçakçıları tarafından yakalanmış, nesli tükenmekte olan “Blu” adlı mavi Spix papağanın yolculuğunu anlatan. Sahibinden ayrılışını, kendi türünden birini bulması, diğer kuşlarla kaynaşması… İzlerken Rio’nun renklerine, karnavallara, kuşların güzelliğine bakmaya doyamadığımız film.




Presley’nin Öyküsü


Geçenlerde, bu filmin esin kaynağının gerçek bir Spix papağanı olduğunu öğrendim. Onu sahiplenen aile, papağanın rock müziğine ilgisinden dolayı ona “Presley” adını koymuş. Presley, 70’lerde hayvan kaçakçıları tarafından Brezilya’dan kaçırılmış. 2000’lerde birlikte yaşadığı Afrika Gri Papağanı öldüğü için depresyon benzeri davranışları göstermiş.


ree

Presley’nin sahibi de papağanın bu davranışları yüzünden Mickey Santi adlı veterineri aramış. Veteriner, papağanın tasvirini telefonda duyduğunda hangi türden olduğunu anlayamamış ve papağanın bulunduğu eve gitmiş. Bulduğunda, Presley küçük bir kafesteymiş. Uçamıyormuş ve sağlığı iyi durumda değilmiş. Mickey Santi, onun çok nadir bir kuş olduğunu fark etmiş. Kişisel olarak sahiplenemeyecek kadar ender… Öyle ki bu papağanın nesli vahşi yaşamda tükenmiş. Sadece yetiştirme tesislerinde yaşıyorlarmış.


Mavi papağan, 6 ay rehabilitasyon süreci geçirmiş. Daha sonra da San Diego Hayvanat Bahçesine gönderilmiş. Birkaç yıl buradan kaldıktan sonra Lymington Vakfı’nın nadir bulunan papağanlar için yetiştirme tesisine gitmiş. Lymington'ın yönetici müdürü Bill Wittkoff göre Presley, çok sevecen biri, cana yakın bir kuşmuş. Cıvıl cıvıl ve konuşkanmış. Ziyaretçileri de pek severmiş.



Kötü Haber


2013 yılındaki sağlık muayeneleri Presley'in düzensiz kalp atışına sahip olduğunu ortaya çıkmış. Hayatını kaybetmeden bir hafta önce, sağlıklı ve capcanlı Presley aniden iştahını kaybetmiş. Bill ve eşi Linda Wittkoff' onu yakınlardaki bir üniversitenin veteriner kliniğine götürmüş.


Presley'in iyileşeceğini ve böylece kliniğe daha yakın bir hayvan sığınağa taşınabileceğini ummuşlar. Hatta soyu tükenmekte olan bu türe yapay döllenmeyle yeni bir yavru kazandırabileceklerini düşünmüşler.


Ancak 2014’ün bir Çarşamba sabahı saat 7'de Presley vefat etmiş. Çok neşeli ve dünyaca ünlü olan Spix papağanı, Wittkoffları yalnız başına bırakmış. Geride bir yavru bile bırakmadan.



Son Mektup ve Anlamı


Wittkofflar, onun ölümünü duyuran bir mektupta "Bizim için Presley insanlığın en iyisinin ve en kötüsünün sembolüdür." diye yazmışlar. "[Bir tarafta] açgözlülük, bencillik ve hayvan dünyasına ilgisizlik ile [diğer tarafta] yardım etme, koruma, sevgi, ilgi ve çaba."


Peki, açgözlülük ve bencillik derken sadece vahşi hayvan tacirlerinden mi bahsediyorlardı? Bana kalırsa, hayır. Çünkü BM Çevre Programı’na göre her gün en az 150 ila 200 canlı türü yok oluyor. Bu yok oluşun en büyük kaynağı ise bizzat insanlığın yarattığı şeyler: iklim değişikliği, sürdürülebilir olmayan tarım ve doğa tahribatı. Bu da demek oluyor ki Presley sadece ölen bir papağanı değil, her gün dünyamızdan sildiğimiz güzel mavi renkleri temsil ediyor.



Unutmayın…


Belki ileride çocuklarımız ve torunlarımız da Rio gibi filmleri izleyecekler. Oradaki hayvanları görüp “Neden?” sorusunu soracaklar. Neden bu güzel hayvanlara kıydığımızı, doğanın renklerini kaybettiğimizi ve geride fantastik öğelerden başka bir şey kalmadığını... Peki, bizim verecek iyi bir cevabımız olacak mı?



Işıl C.



Yorumlar


Mail listemize katılın

Mail listemize katıldığınız için teşekkür ederiz!

bottom of page